Rabbit R1: Yeni Nesil Yapay Zeka Asistanı | robot_dreams
should_authorize_via_email
email.input_code tel.input_code
 
email.code_actual_for tel.code_actual_for
apply_exit_text
session_ended
to_homepage
Rabbit R1: Yeni Nesil Yapay Zeka Asistanı

Rabbit R1: Yeni Nesil Yapay Zeka Asistanı

Teknolojiseverleri ikiye bölen “yeni nesil Siri”yi inceliyoruz.

9-12 Ocak tarihleri arasında Las Vegas'ta düzenlenen CES 2024’te, Rabbit Inc. isimli Amerikan bir start-up tarafından tanıtılan yeni nesil yapay zeka asistanı Rabbit R1, fuarın en dikkat çeken ürünlerinden birisi oldu. Şirketin kurucusu ve CEO’su olan Jesse Lyu’nun 25 dakikalık bir sunumla tanıttığı Rabbit R1’in misyonu, kullanıcıların akıllı telefonlar üzerindeki onlarca uygulama arasında işlem gerçekleştirirken yaşadıkları zaman kaybının önüne geçmek. Peki nasıl? Gelin birlikte inceleyelim.

Rabbit Inc.

Rabbit Inc.

Rabbit R1’in Teknik Özellikleri ve Çalışma Sistemi

Bir İsveç firması olan Teenage Engineering ile iş birliği içinde tasarlanan R1, Post-it boyutlarında, avuç içine sığabilecek kadar küçük, sade görünümlü bir cihaz. Sol tarafında 2,88 inçlik bir dokunmatik ekran, sağ tarafında ise analog bir kaydırma tekerleği yer alıyor. Kaydırma tekerleğinin üstünde ise 360 derece dönebilen, şirketin “Tavşan Gözü” olarak adlandırdığı bir kamera bulunuyor. Cihazın sağ tarafında bulunan bas-konuş butonuyla basit bir çalışma sistemine sahip olan R1, 90’lı yılların popüler oyun cihazları Tamagotchi Sanal Bebek ve Pokedex’ten esinlenildi.

Şirketin “insan-makine arayüzünün geleceği” olarak adlandırdığı Rabbit R1'in diğer teknik özellikleri ise şu şekilde:

  • Ağırlık: 115 g
  • İşlemci: MediaTek Helio P35
  • Maksimum İşlemci Frekansı: 2.3 GHz
  • RAM: 4 GB
  • Depolama: 128 GB
  • Ses: Çift mikrofon
  • Hoparlör Çıkışı: 2W
  • Bağlantı: USB-C, Bluetooth, Wi-Fi, 4G

Rabbit Inc.

Rabbit Inc.

Küçüklüğü ve hafifliğiyle dikkat çeken Rabbit R1’in bir de SIM kart girişi bulunuyor. Dokunmatik ekranı, kamerası ve SIM özelliği sebebiyle akıllı telefonlara benzetilse de, R1’in çalışma prensibi çok daha farklı. R1 üzerinde uygulamalar, akıllı telefonlar üzerinde olduğu gibi çalıştırılamıyor. R1’i “yoldaş” olarak adlandıran Lyu, cihazı kullanıcıyla konuşabilen, kullanıcıyı anlayan ve kullanıcının ihtiyaçlarını yerine getirebilen bir asistan olarak tanımlıyor.

R1, Rabbit OS isimli, kendiliğinden yapay zeka algoritmaları içeren bir yazılım sistemine sahip. Yapay zeka asistanı olarak pazarlanan cihaz, kullanıcıların uygulamalar üzerindeki alışkanlıklarını takip ederek, şirketin Large Action Model (LAM), yani Büyük Eylem Modeli sayesinde öğrendiği alışkanlıklardan yola çıkarak verilen komutları yerine getirebiliyor. 

R1’in uygulamalar üzerindeki komutları yerine getirebilmesi için, kullanıcıların öncelikle Rabbit’in “Tavşan Deliği” ismini verdiği web portalı üzerinde oturum açmaları gerekiyor. Bu işlemden sonra, Rabbit’in içinde bulunan “dijital tavşanlar” oturum açılan hesapları kullanarak istenilen işlemleri yerine getiriyor. Kullanıcı gizliliğine önem veren şirket, bu işlem süresince hiçbir kullanıcı adı veya şifrenin sistem üzerinde kaydedilmediğini belirtiyor: "Tavşanlar, özellikle ödemeler gibi hassas işlemleri içeren herhangi bir komutu yerine getirirken kullanıcıdan izin ve açıklama isteyecektir." 

Ek olarak R1, yerleşik bir uygulamaya sahip değil. Herhangi bir uygulamanın API'larına bağlanmıyor veya akıllı telefonunuzla eşleşmiyor. Lyu’nun deyişiyle direkt olarak uygulamaların arayüzlerini kullanıyor. Kısacası, R1 siz ona gerekli bilgileri sağladıktan sonra, sizin adınıza bir tatil planı yapıp uçak biletinizi alabilir, otel rezervasyonu yapabilir, Spotify üzerinden istediğiniz tüm şarkıları çalabilir, size taksi çağırabilir ve sorduğunuz tüm sorulara cevap verebilir. 

R1, bazı teknolojiseverler tarafından ChatGPT, Siri, Alexa ve Cortana gibi sistemlere benzetildi. Bu durum, “Böyle bir özellik için neden bir uygulama yerine cihaz geliştirildi?” sorusunu doğurdu. Lyu, bu konuyla ilgili olarak R1’in komutlara ChatGPT’den 10 kat daha hızlı yanıt verdiğini ve R1’in amacının günümüzde oluşan uygulama kirliliğini aşarak “aksiyon almak” olduğunu belirtti: 

“Amacımız en basit bilgisayarı geliştirmek. Kendiliğinden içgüdüye sahip bir sistem geliştirmeliyiz ki nasıl çalıştığını bilmenize gerek bile kalmadan onu kullanabilesiniz. Bunu başarmanın yolu ise, uygulama bazlı işletim sistemlerinden uzaklaşmak. Bu yüzden doğal dil merkezli bir yaklaşım benimsiyoruz. Şu an var olan mobil cihazlar senelerdir mevcut ve artık onlardan yorulduk. Bu cihazların sorunu uygulama bazlı olmaları: Her şey için farklı bir uygulama var ve gerçekleştirmek istediğiniz her işlem için bir sürü sayfa arasında dolaşmak zorunda kalıyorsunuz. Günümüzde en popüler uygulamalara baktığınızda ise çoğu eğlence kategorisinde. Yani akıllı telefonlar, bize zaman kazandırmak yerine zamanımızı boşa harcatıyor.”

Siri, Alexa ve Cortana gibi diğer dijital asistanlar ile karşılaştırma konusunda ise şu yorumda bulundu: “Bu dijital asistanlar çoğu zaman kullanıcının ne dediğini anlamakta veya verilen komutu doğru bir şekilde yerine getirmekte başarısız oluyor. Öte yandan, son zamanlarda Large Language Model (LLM) alanında gerçekleşen gelişmeler makinelerin insanları anlamasını kolaylaştırdı. ChatGPT gibi chatboxların popülerliği doğal dil merkezli yaklaşımın başarısını kanıtlıyor. Ancak, ChatGPT de yalnızca sorularınıza cevap verebiliyor. Ondan sizin için bir uçak bileti satın almanızı istediğinizde sadece öneri sunabiliyor.”

R1 ise, hem kullanıcıyı anlayabiliyor hem de kullanıcının talep ettiği işlemleri gerçekleştirebiliyor. Hatta, “öğrenme modu” ile aklınıza gelebilecek her şeyi öğrenebiliyor. Örneğin, Lyu, sunum sırasında R1’e bilgisayarı üzerinden Rabbit’in “öğrenme modu” sayfasında Midjourney’de görsel üretmeyi öğretip, ardından bunu sesli konum aracılığıyla R1’e yaptırmayı başarıyor. Lyu, ayrıca ekibinin Diablo IV video oyununda bir tavşana nasıl hayatta kalacağını ve düşmanları nasıl öldüreceğini gösterdiğini de söylüyor. Yani teorik olarak, bir tavşandan bir karakter yaratmasını ve seviyesini yükseltmesini isteyerek, oyunun sıkıcı kısımlarını ona bırakabilirsiniz. Bu anlamda, R1’e öğretilebilecek işlemlerin henüz bir sınırı yok. Excel tabloları düzenlemekten, Photoshop üzerinde yaptığınız çalışmalara kadar her şeyi “öğrenme modu” sayesinde kopyalayabiliyor.

R1, yenilikçi özellikleriyle oldukça etkileyici görünüyor. Ancak, bu özelliklerin gerçekte ne kadar iyi çalıştığını anlamak için kullanıcı deneyimi ve geri bildirimi gerekiyor. Şirketin açıklamasına göre, ilk cihazlar Mart 2024'te kullanıcılara ulaşacak. Şirket, 199 dolar fiyatıyla piyasaya sunduğu R1 için 500 adet sipariş beklentisiyle yola çıkmıştı fakat kısa bir süre içinde 30.000 adet sipariş aldı. Bu da, cihazın beklentileri aştığını gösteriyor. R1'in başarılı olup olmayacağını, 2024’e de damgasını vuracak gibi gözüken yapay zeka alanında nasıl bir yeniliğe yol açacağını heyecanla takip ediyor olacağız.

R1 ilginizi çektiyse, daha fazla ayrıntı için Lyu’nun CES 2024’teki sunumuna göz atabilirsiniz:

Daha fazla makale
Mustafa Çamurlu ile yaptığımız röportajda, yazılım mimarisi alanında mikroservis, serverless ve event-driven mimarilerinin önemi ve yüksek trafikli uygulamalarda karşılaşılan zorlukları konuştuk.
Yüksek Trafikli Yazılım Mimarisi Eğitimimize katılın ve dijital dünyada fark yaratma fırsatını yakalayın!