Senem Aksakal ile Oyun Geliştirmenin Keyifli Yolları | robot_dreams
should_authorize_via_email
email.input_code tel.input_code
 
email.code_actual_for tel.code_actual_for
apply_exit_text
session_ended
to_homepage
Senem Aksakal ile Oyun Geliştirmenin Keyifli Yolları

Senem Aksakal ile Oyun Geliştirmenin Keyifli Yolları

Bu röportajda, oyun sektörü profesyoneli Senem Aksakal ile kariyer yolculuğunu, sektörün geleceğini ve yeni girişimcilere önerilerini konuştuk.

Senem Aksakal dijital oyun dünyasında 2016'dan beri aktif olan, oyun testi, tasarımı, geliştirme ve topluluk yönetimi gibi birçok alanda deneyim kazanmış bir oyun tutkunudur. Gerçekleştirdiğimiz bu mini röportajda, onun kariyer yolculuğunu, sektördeki trendleri ve yeni girişimcilere önerilerini konuşacağız. Oyun dünyasının mutfağına dair detaylı bilgiler sunan bu röportaj, sektöre ilgi duyan herkes için ilham verici olacak.

1. İstatistik bölümünden mezun olduktan sonra oyun sektörüne nasıl girdiniz ve bu alana ilginizi ne tetikledi? 

Bilgisayar oyunlarına olan ilgim aslında hep vardı. Dünyaya geldiğim 1992 yılında evimizde kasalı bir bilgisayar vardı. Dolayısıyla bilgisayar ve dijital oyunlar ile çok erken yaşta tanıştım. Bilgisayar oynamak, bir süre sonra benim için bir hobiden öte tutkuya dönüştü. Dolayısıyla, bu sektörde olmam tesadüf olmadı. Elbette üniversite bittikten sonra hiçbir şey gümüş tepsi ile size sunulmuyor. 2015 yılında mezun olduğumda, henüz sektörün ülkemizde oldukça küçük olduğu bir dönemde iş ilanları aramaya başladım. O dönemde Eskişehir’deki oyun geliştirme stüdyosu Mobge’nin “remote game tester” ilanı ile karşılaştım. Ücretli bir iş değildi ancak iyi feedback verenlere oyunun Credits bölümünde yer vereceklerdi. Bunun benim için güzel bir başlangıç olacağını düşündüm. Portfolyomda yer verebileceğim bir işti. Bu işe başvurdum ve tam 2 yıl boyunca gönüllü tester’lık yaptım. Nihayetinde bugün, portfolyomda gururla paylaştığım işlerden biridir.

Mezun olduktan sonra yine aynı dönemde arayışlarım ve kendimi geliştirme çabalarım devam ediyordu. Bu süreçte ise yolum ODTÜ Teknokent ATOM ile kesişti. Türkiye’nin ilk tematik ön kuluçka merkezi olan Animasyon ve Oyun Geliştirme Merkezi (ATOM) başvuruları açılmıştı. O yıllarda henüz kuluçka merkezi, hızlandırma merkezi gibi kavramlar hakkında bilgi sahibi olmadığım halde, yoluma çıkan fırsata, tabiri caizse atladım. ATOM’un ön başvurusunu başarı ile geçip 2 haftalık bir eğitim programına kabul edildim. Burada, henüz sektöre girmeden bilmem gereken, kapsamlı konuları içeren bir eğitim aldım. Üstelik bu eğitimler, işin uzmanları, o dönemdeki oyun stüdyosu sahipleri ve girişimciler tarafından verildi. Daha sonra jüriye sunum yaparak kendimi kanıtladım ve ATOM’a Oyun Tasarımcısı olarak kabul edildim. Oyunculuk hikayem hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz, Medium’da paylaşmış olduğum yazıyı okuyabilirsiniz.

2. Oyun testi, tasarımı, geliştirme, topluluk yönetimi gibi çeşitli alanlarda çalıştınız. Hangi alanlarda çalışmaktan en çok keyif aldınız ve neden? 

Aslında oyun geliştirmenin her alanı ayrı keyifli ve kendine göre farklı zorluklar içeriyor. Oyun geliştirme yolculuğuma tek kişi olarak başladım, ilerleyen süreçte bir takım kurdum. ATOM’da bulunduğum 4 yıl boyunca Unity ve C# ile oyun programlama, Blender ile modelleme, GDD (Game Design Document) hazırlama, level tasarımı, oyun tasarımı, oyun kalite güvence testi ve işin business süreçleri hakkında deneyim kazandım. Daha sonra girdiğim şirkette ise Scrum metodolojisi ile çalışma, topluluk oluşturma ve yönetme, bazı spesifik genre’lar için oyun tasarlama ve oyun kalite güvence testi raporlaması gibi farklı konularda deneyim elde ettim. Bunlardan bana en çok keyif veren, kendi indie oyun projemi geliştirmek olmuştur. Kurgusu üzerine aylarca belki yıllarca düşündüğünüz bir oyunun hayata geçmesi paha biçilemez. Böyle bir projem olmuştu ancak çeşitli sebeplerle maalesef hayata geçemedi. Belki ilerleyen yıllarda bu projeyi canlandırabilirim.

3. Oyun sektöründeki gelecek trendler hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizi en çok hangi yenilikler ve teknolojiler heyecanlandırıyor? 

Teknolojik her gelişme beni heyecanlandırıyor. Bu gelişmeler oyun sektörünü kapsadığında heyecanım katbekat artıyor. Apple Vision Pro’nun sağladığı, herhangi bir fiziksel aygıta ihtiyaç olmadan, yalnızca el ve göz hareketlerimiz sayesinde uygulama/oyun ile etkileşime girme teknolojisi bence muhteşem. Elbette her teknoloji gibi bunun da yıllara yayılan bir gelişme aşaması olacak. Ancak oyunlara başarılı bir şekilde entegre edildiğinde, oyun deneyimini kökten değiştirebilecek potansiyelde bir yenilik olduğunu düşünüyorum. 

Buna, “Her” filmindeki ana karakterin oyun oynama deneyimini örnek gösterebilirim. Yine aynı sahnede, NPC’nin yapay zekası, oyuncu ile etkileşim kurabiliyor ve bireysel sorular yöneltebiliyordu. Bu anlamda yapay zekanın da oyunları dönüştürücü bir etkisi olacağına inanıyorum.

4. Oyun sektörüne girmek isteyen yeni girişimcilere ve geliştiricilere ne gibi tavsiyeler vermek istersiniz?

Oyun sektörüne girmek isteyen kişi, öncelikle bu sektörün hangi alanında yer almak istediğine karar vermeli. Dışarıdan bakınca yalnızca game programmer, game designer ve game artist gibi temel roller gözükse de aslında global oyun sektörü düşünüldüğünde yüzlerce rol var. Tüm bu rollere şu kaynaktan ulaşabilirsiniz. Kendiniz için uygun olan role karar verdikten sonra bu konu hakkında bol bol araştırma ve okuma yapmalı, eğitimler almalısınız. Game jam ve hackathon’lara katılmak ayrıca önemlidir. Çünkü bu etkinliklerde hem kısıtlı bir sürede ekip çalışması, problem çözme, kriz yönetimi, oyun geliştirme gibi yeteneklerinizi geliştiriyor hem de networking fırsatı elde ediyorsunuz. Etkinlik sonunda, portfolyonuza ekleyebileceğiniz bir oyununuz olmuş oluyor. 

Girişimcilik yolculuğuna adım atmak istiyorsanız girişimcilik merkezlerini önerebilirim. Şu an ülkemizde sadece oyun odaklı olan 20’den fazla girişimcilik merkezi var. Bunlar; hızlandırma, ön kuluçka, kuluçka ve post-kuluçka merkezi olarak çeşitleniyor. Bu merkezleri iyi araştırıp verdikleri faydaya bakarak sizin için en iyi olanlara başvurabilirsiniz. Ülkemizdeki oyun girişimcilik merkezleri listesine ise daha önce hazırladığım bu linkten ulaşabilirsiniz.

Bir diğer tavsiyem ise networking ve paylaşım. İnsanlar kendini geliştirme yoluna çok kaptırdıklarında (örneğin tüm gün / hafta kendini kapatıp teknik bir konuda çalışma yapınca) burada öğrendiklerini paylaşmayı ihmal edebiliyorlar. Öğrenmenin sonu yok. Yaşam boyu, sürekli yeni şeyler öğreneceğiz, bildiklerimizi tekrar edeceğiz. Bu süreçte bazı bilgileri çevremizle de paylaşmalıyız. Belki bir blog, belki kişisel website, belki sosyal medya aracılığıyla paylaştığımız bu bilgiler sayesinde diğer insanlar da bizden haberdar olmuş olur. İyisiyle kötüsüyle yaptığımız çalışmalardan diğer insanların da haberi olması network’ümüzü güçlendirir. Örneğin bir insan kaynakları uzmanı bizim hakkımızda araştırma yaptığında hangi konu üzerine ne gibi çalışmalar yapmışız, hangi alan için tutku besliyoruz gibi detayları yaptığımız bu paylaşımlardan bulabilir.

5. Başarılı bir oyun sektörü çalışanı olmak için anahtar noktalar neler? Etkinlikler mi önemli yoksa eğitim mi ağır basıyor? 

Oyun sektöründe başarılı olmak için şu üç şeyi sayabilirim:

  1. Tutku: Her işte olduğu gibi tutkusu olan insanın başarılı olma ihtimali yüksektir. Bir işi para, mevki gibi dış etkenler için değil, içinde bitmek bilmeyen tutkusu için yapan kişinin iç motivasyonu da yüksek olacaktır.
  2. Networking: Oyun sektöründe network edinmenin en iyi yollarından biri hiç şüphesiz etkinlikler, mümkünse fiziksel etkinliklerdir. Kimi etkinlikler game jam, hackathon gibi üretim odaklı olurken kimileri eğitim odaklı, kimileriyse son kullanıcıya hitap eden Business-to-Consumer (B2C) tarzda olabilir. Sektörde bulunduğunuz konuma göre (sektöre girmek isteyen, staj/iş arayan, beyaz yaka/C level çalışan, girişimci gibi) size hitap eden etkinliklere mümkün olduğunca katılmanızı tavsiye ederim.
  3. Trendleri takip etmek ve sürekli gelişmek: Burada yalnızca popüler ve sıradaki hit oyunları takip etmekten bahsetmiyorum. Her anlamda bu sektörü etkileyecek teknolojik gelişmelere açık olmak ve biraz öngörülü olmak gerekiyor. Hali hazırda işimizi en iyi şekilde yapıyor olabiliriz ancak yeni gelişmelere adapte olup ihtiyaç halinde iş yapma şeklimizi değiştirmeye açık olmalıyız. Böylesine dinamik bir sektörde yerinde saymak demek maalesef geriye doğru gitmek demektir. Alanımızla ilgili konularda, hatta alanımız dışı bazı konularda da sürekli araştırmak, okumak ve öğrenmeye açık olmak gerekiyor.

Bunlar arasında “Game Jam”lerin benim için ayrı bir önemi vardır. Hem üretim ve takım çalışması hem de networking içeren özel bir etkinlik türüdür. Türkiye Oyun Sektöründe düzenlenen tüm etkinlikleri takip edebileceğiniz başlıca kanal OSE’dir. 2022’den beri düzenlenen etkinlikleri bu platformda paylaşıyorum.

Laba Turkey YouTube kanalında Game Design & Production üzerine 13 dersten oluşan ücretsiz videolarımız olduğunu biliyor muydunuz? İncelemek için tıklayın!

Daha fazla makale
Monolitik uygulamalar, tek bir bütün olarak inşa edilirken; mikroservis mimarisi, bağımsız olarak dağıtılabilen küçük hizmetlerden oluşur.
Mustafa Çamurlu ile yaptığımız röportajda, yazılım mimarisi alanında mikroservis, serverless ve event-driven mimarilerinin önemi ve yüksek trafikli uygulamalarda karşılaşılan zorlukları konuştuk.