Atatürk’ün İzinde: Cumhuriyet Döneminde Eğitim ve Teknolojideki Dönüşüm | robot_dreams
should_authorize_via_email
email.input_code tel.input_code
 
email.code_actual_for tel.code_actual_for
apply_exit_text
session_ended
to_homepage
Atatürk’ün İzinde: Cumhuriyet Döneminde Eğitim ve Teknolojideki Dönüşüm

Atatürk’ün İzinde: Cumhuriyet Döneminde Eğitim ve Teknolojideki Dönüşüm

Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlarken, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde, eğitim ve teknoloji alanında atılan adımların asrı aşan yolculuğuna çıkıyoruz.

“Efendiler, dünyada her şey için, uygarlık için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalâlettir.”

Bu makalemizde, Başöğretmen Atatürk’ün hafızalara kazınan sözünden yola çıkarak ülkemizi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmak için atılan eğitim ve teknoloji adımlarını inceleyeceğiz.

Eğitim Alanında Yapılan Gelişmeler

Hayatı boyunca eğitimin önemine vurgu yapan Atatürk, Türkiye’de eğitimin gelişmesi için çalışmalarına Cumhuriyet’in ilanından önce başlamıştır. Türkiye’nin bir ulus devleti olma yolculuğunda en önemli aracın eğitim olduğu inancıyla Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra eğitimde köklü değişiklikler yapılmaya devam edilmiştir. 

Milli Eğitim Bakanlığının Kurulması: Kurtuluş Savaşı sonrası başlayan Milli Mücadele döneminde eğitim, Türkiye’nin geleceği için kritik önem taşıyordu. Bu neticede, 2 Mayıs 1920 tarihinde “Maarif Vekâleti” adıyla Milli Eğitim Bakanlığı kuruldu. Bakanlık, Rıza Nur liderliğinde mevcut eğitim sorunlarını çözmek için çalışmalara başladı.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu: Türkiye’de modern eğitim reformunun başlangıcı olarak görülen Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Atatürk’ün vizyonu çerçevesinde 3 Mart 1924’te yürürlüğe girdi. Osmanlı döneminde kurulan medreselerin bütçelerinin Milli Eğitim Bakanlığına aktarılması ve eğitimde laiklik felsefesinin benimsenmesiyle tarihi bir adım atıldı.

Latin Alfabesine Geçiş: Türk Harf İnkılâbı’nın kabulü öncesinde günlük hayatta Türkçe, devlet işlerinde Osmanlıca kullanılması karışıklıklar doğuruyordu. Halkın Osmanlıcayı anlama konusunda yaşadığı zorluk milli kimliğin yitirilmesine ve okuryazarlık seviyesinin düşmesine neden oluyordu.

Atatürk, 1919 yılında, bu konuyla ilgili olarak Kurtuluş Savaşı galibiyeti sonrası Latin harflerinin kabulüne dair bir not düşmüş ve harf devrimi için doğru zamanı beklediğini belirtmiştir. Türkçe’nin saflaştırılması ve modernleştirilmesi hedefleriyle çıkılan yolda, 1 Ocak 1928 tarihinde resmi olarak Latin alfabesine geçildi. Türkiye Cumhuriyeti, uygarlık yolunda bir adım daha attı.

Köy Enstitüleri: Açıldıkları dönemde tartışmalara yol açması sebebiyle varlıklarını 10 yıl sürdürebilen Köy Enstitüleri, Türk eğitim tarihinde girişilen en önemli reformlardan biri olarak kabul edilmektedir. İlk olarak 1937 yılında açılan enstitüler, kırsal bölgede yaşayan ve savaş sonrası bitap düşmüş halkın temel eğitime ulaşmasını amaçlamış ve ülkenin her yerinde eğitimin yaygınlaşmasını sağlamıştır.

Üniversite Reformu: Cumhuriyet dönemine kadar tek yükseköğretim kurumu olarak varlığını sürdüren Darülfünun, Atatürk’ün yönlendirmeleriyle 1933 yılında İstanbul Üniversitesi olarak yeniden açılmış ve yükseköğretimin gelişimine ivme kazandırmıştır. Aynı zamanda, İsviçre’den ülkemize davet edilen Profesör Albert Malche'ın araştırmaları, üniversitelerde sunulan eğitimin Avrupa ve dünya standartlarına ulaştırılması amacıyla başlatılan çalışmalara ilham kaynağı olmuştur.

Attığı her adımda eğitimin Türkiye geleceğindeki rolüne vurgu yapan Atatürk ve gerçekleştirdiği reformlar sayesinde, Türkiye eğitim alanında global standartlara ulaşmış ve gelişmeye devam etmektedir. Kurulan eğitim altyapısı, bilim ve teknolojinin gelişimine de ön ayak olmuştur.

Teknoloji Alanında Yapılan Gelişmeler

18. yüzyılda Avrupa’da Rönesans ve Reform dönemi yaşanırken, Osmanlı İmparatorluğu çökmenin eşiğindeydi. Bu noktada, dünya savaşları sonrasında küresel ölçekte geride kalan Türkiye, Cumhuriyet ile birlikte yeni bir gelişim dönemine girmiştir. Atatürk, çağdaşlaştırmak için gece gündüz çalıştığı milletine, zirveye giden yolda bilim ve teknolojinin önemini vurgulamıştır:

“Gözlerimizi kapayıp yalnız yaşadığımızı varsayamayız. Ülkemizi bir çember içine alıp dünya ile ilgilenmeksizin yaşayamayız. Tersine gelişmiş uygarlaşmış bir ulus olarak uygarlık alanının üzerinde yaşayacağız: bu yaşam ancak bilim ve fenle olur. bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve ulusun her bireyinin kafasına koyacağız. Bilim ve fen için bağ ve koşul yoktur.”

Atatürk, “çağdaş uygarlık seviyesinin de üstüne çıkma” hedefiyle, eğitimde reformlar düzenlemiş ve Türkiye’nin bilim alanında yükselmesi, bilimin meyvesi olan teknolojinin gelişmesi için değeri paha biçilemez bir altyapı kurmuştur. 

Eğitim reformlarının gerçekleştiği dönemde, yurt dışından bilim insanları ülkemize davet edilmiş ve Türk öğrenciler dünya çapında gerçekleşen gelişmeleri öğrenme fırsatı yakalamıştır. Benzer şekilde 1927-1930 yılları arasında yüzlerce öğrenci yurt dışındaki köklü üniversitelere gönderilmiştir. Atatürk, bu konuda, “Yurdun içinde ve dışında tahsilde yahut stajda bulunan çocukların yetişip, birbiri ardından işe atılacakları günler de yaklaşıyor. Bu itibarla adamsızlık yüzünden çektiğimiz sıkıntıların hafiflemeye başlayacağı zamanın uzakta olmadığına inanabiliriz” cümlelerini sarf ederek Türkiye’nin umut vadeden geleceğine atıfta bulunmuştur.

Atatürk’ün ektiği tohumlar, yükseköğretime erişim sağlayan parlak Türk gençlerinin çabalarıyla yeşermiş, günümüzde şahit olduğumuz teknolojik gelişmelerin temelleri atılmıştır.

Cumhuriyet Döneminde Sağlanan Gelişmelerin Teknolojiye Yansımaları

Toprak Reformu: Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde, toprağı olmayan veya az toprağı olan çiftçilere destek olmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Ek olarak Atatürk, tarım alanında bilimsel yöntemlerin benimsenmesini teşvik etmek amacıyla Atatürk Orman Çiftliği’ni kurarak halkına hediye etmiştir.

Demiryolu Ulaşımı: Cumhuriyet'in kuruluşunda 4.112 kilometre olan toplam demir yolu uzunluğu, yeni hatların inşası sayesinde 1926'da 4.459 kilometreye yükseldi. Bu rakam, 1930'da 5.639 kilometreye, 1935'te ise 6.639 kilometreye ulaşarak yurdumuz “demir ağlarla” örülmüştür.

Havacılık: Havacılık alanında çalışmalar yürütülmesi amacıyla 16 Şubat 1925’te Tayyare Cemiyeti kuruldu, 1935 yılında Türk Hava Kurumu ismini aldı. Yeni teknolojilere ayak uydurmak ve milli üretimi desteklemek için 6 Ekim 1926’da Kayseri’de bir uçak fabrikası açıldı. Havacılık konusunda yapılan çalışmalar sadece askeri alanla kısıtlanmamıştır. 3 Mayıs 1935'te, genç nesilleri yetiştirmek üzere Rusya'dan davet edilen öğretmenlerle birlikte Türkkuşu adlı eğitim kurumu hayata geçirilmiştir.

Tıbbi Çalışmalar: Üniversite Reformu ile birlikte tıp eğitimi de modernleştirilmiştir. Cumhuriyet dönemi boyunca, alanında uzman profesörler çalışmalarını yayınlamış, yabancı kaynakları çevirerek dilimize katmıştır

TÜBİTAK’ın Kuruluşu: Cumhuriyet döneminde atılan adımlar, Atatürk’ün ölümünden sonra da devam etmiştir. 24 Temmuz 1963 tarihinde kurulan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Atatürk ilkeleri izinde, bilimsel araştırmaları ve teknoloji geliştirmeyi teşvik ederek Türkiye'nin bilimsel ve teknolojik alandaki ilerlemesini desteklemiştir.

Atatürk’ün canla başla uygar medeniyet seviyesine taşıdığı Türk milleti, Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlarken, biz de Laba olarak, “Benim asıl kişiliğim öğretmenliğimdir; ben milletimin öğretmeniyim” diyen Başöğretmenimiz Atatürk’ün izinde eğitimde kaliteyi artırmayı hedefliyor ve çalışmalarımıza devam ediyoruz. Öyle ki;

“İnsanın vücudu bir kürsüdür; zekâ cevherinin koruyucu kabı olan başı, üzerinde taşımak için kurulmuş bir kürsü! Çünkü esas zekâdır.”

Daha fazla makale
Mustafa Çamurlu ile yaptığımız röportajda, yazılım mimarisi alanında mikroservis, serverless ve event-driven mimarilerinin önemi ve yüksek trafikli uygulamalarda karşılaşılan zorlukları konuştuk.
Yüksek Trafikli Yazılım Mimarisi Eğitimimize katılın ve dijital dünyada fark yaratma fırsatını yakalayın!